DEVAM: 29- NEBİ
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN: "BENDEN SONRA BİRBİRİNİZİN BOYNUNU VURAN
KAFİRLER OLARAK DÖNMEYİNİZ" BUYRUĞUNUN ANLAMININ BEYANI BABI
119 - (66) وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا شعبة
عن واقد بن
محمد عن أبيه،
عن ابن عمر،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم، بمثله.
[:-221-:] Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti. Bize babam tahdis etti.
Bize Şube, Vakid b. Muhammed'den tahdis etti. (2/2b) O babasından, o İbn Ömer'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
hadisi aynen nakletti. (metni 222’de)
120 - (66) وحدثني
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
بكر بن خلاد الباهلي،
قالا: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
واقد بن محمد
بن زيد؛ أنه سمع
أباه يحدث، عن
عبدالله بن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم أنه قال
في حجة الوداع
"ويحكم (أو
قال. ويلكم) لا
ترجعوا بعدي
كفارا يضرب بعضكم
رقاب بعض".
[:-222-:] Bana Ebu Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebu Bekir b. Hallad-ı
Bahilî rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Muhamiued b. Ca'fer riviyet etti.
(Dedi ki):Bize Şu'be, Vakıd b. Muhammed b. Zeyd'den rivayet eilti. Vakıd
babasını Abdullah b. Ömer'den
rivayetine göre;
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Veda haccında şöyle buyurdu: "Vah size! -yahut: vay size,
buyurdu- Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak gerisin geri
dönmeyin. "
Diğer tahric: Buhari,
4402 ve uzun olarak 4403. Ayrıca 6043, 6166, 6785 te -uzun olarak-, 6868, 7077;
Ebu Davud, 4686; Nesai, 4136; İbn Mace, 3943; Tuhfetu'l-Eşraf, 7418
A.DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Hadis müttefekun. aleyhdir. Buharı onu: «Kitabü'I- Edeb»,
«Kitabu'l-Meğazî», '«Kitabu'l-Hudud»,
«Kitabü'd-Diyat» ve «Kitabü'l-Fiten» de tahric etmiştir.
«Vah size yahud vay size» ifadesindeki şekli.
Bedrüddin-i Aynî'nin beyanına göre ravi Muhammed b. Zey d'den yahud ondan
önceki ravidendir. Bu iki kelime arapçada çok defa yan yana da kulanılırlar.
Telefuzîarı bir birine yakın olduğu için insanı kolayca şek ve şüpheye düşürebilirler.
Kaadî
İyez arapların bir şeye şaştıkları veya acıdıkları zaman kullandığını söyler.
İmam Sibeveyh: «Veyl: helaka duçar olan kimse hakkında kullanılır; Veyh ise
açmayı ifade eder...» demiştir. Yine Sibeveyh'in; «Veyh, helaka duçar olan bir
kimseyi men'etmek için kullanılır.» dediği rivayet olunur. Sair ulema bu iki
kelimenin helak için beddua makamında kullanılmayıp sadece şaşma ve acıma
bildirdiklerini söylemişlerdir Hz. Ömer (Radiyallahu anh) : «Veyh merhamet
kelimesidir.» demiştir. Nevevî ise : «Veyh hak etmediği bir belaya duçar olan
kimseye acıma ve ta'ziye için, veyl de: hak ettiği bir belaya çarpan için
acımadan söylenen sözlerdir.» diyor.
İbni Abbas (Radiyallahu anh)'dan veyl'in meşakkat ma'nasma geldiği
rivayet olunmuştur
(66) حدثني
حرملة بن
يحيى. أخبرنا
عبدالله بن
وهب. قال:
حدثني عمر بن
محمد؛ أن أباه
حدثه عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم، بمثل
حديث شعبة عن
واقد.
[:-223-:] Bana Harmeletü'bnü Yahya rivayet etti (Dedi ki): Bize
Abdullah b. Vehb haber verdi. Dedi ki: Bana Ömer b. Muhammed'in rivayetine göre
babası kendisine (Abdullah) İbni
Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işitmiş olmak üzere
Şu'be'nin Vakıd'dan rivayet ettiği hadisin mislini rivayet etmiş.
NEVEVİ ŞERHİ: (220, 221, 222 ve 223
numaralı hadisler için) Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Selleml'in: "Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak
gerisin geri dönmeyin" buyruğu yedi şekilde açıklanmıştır:
1-
Bundan kasıt haksız yere öldürmeyi helal kabul eden kişi hakkında küfürdür.
2-
Maksat nimetin ve İslam'ın hakkının inkarıdır.
3-
Böyle bir günah küfre yakınlaştırır ve oraya kadar ulaştırır. 4- Bu iş
kafirlerin işine benzer.
5-
Maksat gerçek manasıyla küfürdür. Yani benden sonra kafir olmayın, Müslüman
kalmaya devam edin, demektir.
6-
Hattabi ve başkalarının naklettiğine göre kafirlerden maksat, silahlanarak
tekeffür edenler {örtünenler)dir çünkü kişi silahını giyindiği vakit "adam
silahıyla tekeffür etti" denilir. Ezheri, Tehzibu'l-luga adlı eserinde
silah giyinip kuşanmış kimseye de kafir denilir, demiştir.
7-
Hattabi'nin dediğine göre manası: Birbirinize kafir diyerek birbiriniz ile
savaşmayı helal görmeyin.
8-
En güçlü görüş dördüncüsüdür. Kadı Iyaz (rahimehullah)'ın tercih ettiği
açıklama da odur.
Rivayette
"( '-:-' ~): Vurarak" anlamındaki lafız be harfi ötreli gelmiştir.
Doğrusu
da budur. Öncekiler de, sonrakiler de bunu böyle rivayet etmişlerdir. Bu
şekildeki bir okuyuş ile burada kasıt doğru olarak anlaşılır. Kadı Iyaz
(rahimehullah) ise bazı ilim adamlarının bu kelimeyi be harfini sakin olarak
zaptettiklerini nakletmektedir. O der ki: Bu, manaya itibar ederek böyle
okunmuştur. Doğrusu ötrelidir.
Derim
ki: Ebu'l-Beka el-Ukberi de be harfinin cezm edilmesi şart zamirinin takdiren
varlığını kabul ederek caizdir. Yani eğer dönerseniz birbirinizin boynunu
vurursunuz demek olur. Allah en iyi bilendir.
Allah
Rasulünün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benden sonra kafir/er olarak
gerisin geri dönmeyin" buyruğu hakkında Kadı Iyaz (2/55) şöyle diyor:
esSuberi dedi ki: Durduğum bu yerimden ayrıldıktan sonra bu hale gelmeyiniz,
demektir. Bu sözleri Veda haccında Mina'da kurban bayramı birinci (nahr) günü
söylemişti, ya da benden sonra yani benim arkamdan böyle olmayın. Bu da kendi
aranızda benim size verdiğim emirlerden farklı bir şekilde bana halef
almayınız. Yahut Allah Rasulü hayatında bu halin gerçekleşmeyeceğinden emin
olduğu için ölümünden sonra da bu hale düşmemelerini emretmiştir.
Allah
Rasulünün "insanlara dinlemelerini söyle" buyruğu bu önemli hususları
ve size bildirip, sorumluluklarını yükleyeceğim kuralları dinlemelerini
kendilerine emret, demektir.
"Veda
haccı"na bu ismin veriliş sebebi, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu
haccında insanlarla vedalaşmış olması, bu hacda verdiği hutbesinde kendilerine
dinlerinin emirlerini öğretip, yine bu haccında hazır bulunmayanlara şeriatı
tebliğ etmelerini tavsiye etmiş olmasıdır. Bu maksatla: "Sizden hazır
bulunanlar bulunmayanlara tebliğ etsin" buyurmuştu. Rivayette bu hacca
verildiği bilinen isim ha harfi fethalı olarak "Haccetu'l-Veda"
şeklindedir. elHerevi ve diğer dilbilginleri ise Araplardan duyulmuş şekliyle
çoğul "haclar" kelimesinin tekili ha harfi kesreli olarak
"hicce" şeklidir ama kıyas bunun fethalı gelmesidir çünkü bu bir defa
haccetmek anlamını ifade eden "merre" ismidir yoksa heyet ismi
değildir ki kesreli gelsin. Dilbilginleri der ki: Sema yoluyla kesreli
okunması, kıyas yoluyla da fethalı okunması caizdir.
"Vah
size! -yahut: vay size dedi-" Kadı Iyaz dedi ki: Bunlar Arapların
şaşkınlık ve acımak anlamında kullandıkları iki kelimedir. Sibeveyh dedi ki:
Veyl
(vay) helak olacak bir hale düşen kimse için kullanılan bir kelimedir.
"Veyh (vah)" ise merhamet bildiren bir kelimedir. Ondan ayrıca
nakledildiğine göre "veyh (vah)" helak olmaya yaklaşmış kimseyi
vazgeçirmek, azarlamak için kullanılır demiştir. Başkası da: Bu iki lafızia
helak olması için beddua kastedilmez. Aksine ona acımak ve şaşkınlık ifade
etmek için kullanılırlar. Ömer b. el-Hattab (r.a.)'dan vah (veyh) şefkat ve
merhamet bildiren bir kelimedir dediği nakledilmiştir. (2/56) el-Herevi dedi
ki:
Veyh,
helak olan fakat helak olmayı hak etmeyen kimse için kullanılır. Ona bu lafızia
merhamet duygusu dile getirilip, onun için ağıt yakılır. Veyl (vay) kelimesi
ise onu hak eden kimse için kullanılır ve ona merhamet edilmez (rahmet ile dua
edilmez).
Bu
baptaki senetleri ele alacak olursak, Ali b. Mudrik'te mim harfi ötreli, dal
harfi sakin, re kesrelidir.
Ebu
Zur'a b. Amr b. Cerir'in adı hususunda meşhur olan bir görüş ayrılığı vardır.
Bunu İman kitabının baş taraflarında sözkonusu ettik. Adının Herim, Amr,
Abdurrahman, Ubeyd olduğu da söylenmiştir. Senette Vakid b. Muhammed de vardır.
Daha önce Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde fe harfi ile "Vafid"
adının bulunmadığını belirtmiş idik. Doğruyu en iyi bilen Allah'tır.